30 Haziran 2009 Salı

Androvitha'dan Sedef Adası'na






Sedef adasının antik çağdaki isimleri ANDROVİTHA, ANDİROVİTHA, ANDİRCUİTHOS, ANDİRHOBOTO,TEREBİNTHOS olarak anılıyor.      400 dönüm, 32.600 metrekare, uzunluğunun ise bir kilometre olduğunu öğreniyoruz. "Andro" ismi yine Marmara denizinde bile karşımıza, Luvi geçmişli ana tanrıça çağrışımlı bir ad olarak çıkıyor.

Kaynaklar:     
  
ADALAR-Pars TUĞLACI

Prens Adaları:Gustave Schlumberger-İletişim yayınları

18.Araştırma sonuçları toplantısı1.cilt) Büyükada, Sedefadası, Kaşıkadası ve Tavşanadasında yüzey araştırmaları:Prof.Dr. Erendiz Özbeyoğlu
Üzerindeki bitki örtüsü uzaktan bakıldığında sedefe benzetildiği için" Sedef Adası "adı verilmiştir. Eskiden tavşanı bol olduğu için Tavşanadası adı da kullanılmıştır.

Sedef Adası da, diğer İstanbul adaları gibi Bizans döneminde bir sürgün yeriymiş.. Adanın en önemli sürgünlerinden biri, miladi 857 yılında adaya gönderilen Patrik Ignatios'. Ignatios, 10 yıl adada çeşitli işkencelere maruz kalarak yaşadıktan sonra, 867 yılında yeniden patrik seçilmiştir.

Ada, 1850'de Tophane Müşiri Damad Ferid Paşa'nın mülkiyetine geçmiş, paşa adaya zeytin ağaçları dikmiş ve sebze yetiştirmiştir. Paşa'nın ölümü üzerine ada bakımsız kalmış, 1. Dünya Savaşı sırasında da adanın tüm ağaçları kesilmiştir. İstanbul'un işgali sırasında müttefiklerin eline geçen Yavuz Zırhlısı uzun süre buraya demirlemiştir.

1957'de Fethi Ahmet Paşa'nın soyundan olan, Şehsuvar Menemencioğlu ve kız kardeşi Rey'an Şehsuvaroğlu burayı ağaçlandırmak ve iskan alanı haline getirmek için çalışmaya başladılar. Mimar Kadri Eroğan adaya 50 ünitelik bir kooperatif yaptı. Projede yedi tip bulunuyordu. Zamanla bu yerleşim, içinde 110 ev bulunan bir derneğe dönüştü. Bugün Sedef Adası'nın nüfusu yazları 400 civarında.

Adaya ilk kez gidenler küçük bir şaşkınlık yaşayabilir. Çünkü, iskanı 1950'lerden bu yana özel mülk olarak geliştiği için, her yerine giremiyorsunuz. Bu da yaklaşık olarak adanın dörtte üçü demek.

NASIL GİDİLİR?

Sedef Adası'na sadece Bostancı'dan vapur kalkıyor. Vapur Heybeliada, Büyükada ve son olarak da Sedef Adası'na uğruyor. Dönüşte de aynı güzergahı izleyip Bostancı'ya geliyor. Bir de adanın yerlileri için Kartal'dan motor seferleri var. Dışarıdan gelenlerin bu motoru kullanmasına izin verilmiyor. Bendeniz en son işte 30 Haziran 2009 günü gittim, saat 16.30 vapuruna bindim, Bostancı'dan saat 1900daki vapura kadar kaldım..Aşağıdaki fotoğrafları çektim, denize girdim, Marmara Denizi ve Sedef Adasının civarı turkuaz renkli ve çok temiz görünüyordu...Sedef Adası gerçekten küçük bir doğa cenneti.. Çevre çam ağaçlarıyla kaplı. Çok diri ve güzel bir bitki örtüsü var.. Ben adada yılan bile gördüm..Ziyaretçilere önerim lütfen adayı atıklarınızla kirletmeyiniz, çöplerinizi denize ve adaya değil de çöp konteynerlerine atınız..



Androvitha adasıyla ilgili elimizdeki en önemli bilgiyi Kültür Bakanlığı yaınlarından çıkan, 18. Araştırma Sonuçları Toplantısı1. Cilt'de yer alan ve yörede, Burgazada, Sedef Adası , Kaşıkada ve Tavşanadası'nda yüzey araştırmaları yapan Prof. Dr. Erendiz ÖZBAYOĞLU'dan öğreniyoruz..Alıntı aşağıda....

Kaynaklarda Aziz İgnatios'un (847'de patrik olacaktır)Androvitha/Terebinthos adasına erkekler manastırı yaptırdığı anlatılır. (Paphlagonia'lı Niketas, PG 105, c 496).Yine İgnatios bu adaya bürgüne gönderilir.(idem, c505)Patrik Theodosios (1178-1183) görevinden ayrıldıktan sonra bir ev ve mezarını yaptırdığı bu adaya çekilir. (Niketas Khoniates, PG139, c.616) Patriğin adadaki yaşamı, mektuplaştığı Mikhael Khoniates tarafından anlatılır. Hiçbir ekksiği olmayan adada bol şarap, odun, su , meyve, mersin ağacı, selvi, vardır. İsa'nın yolundaki azizlerin bu adada yaşaması kimseyi şaşırtmamalıdır. (S.Lambros, Mikhael Akoumiatou tou Khiniatou ta sozomena, Groningen 1968, II 48) Adaya giden ünlü sürgünler arasında, 7. Konsantinos Porphyrogennetos'un gönderdiği, Romanos Lekapenos'un oğlu Konsantinos vardır.(Kedrenos,PG 122, c. 57)Konsantinos daha sonra Samothraki/Semadirek adasına gönderilir. oradan kaçmak isterken öldürülür.
Yüzey araştırmamız sırasında, Büyükada'ya bakan kıyıda, iskeleden 100m. kadar uzaklıkta, (aşağıdaki fotoğrafta görülüyor) manastıra ait tuğla örgü duvar kalıntısı görülmüştür. Duvarın biraz yukarısında yüksek selvi ağaçları arasında, olasılıkla manastıra ait mezar kalıntıları yer alır.
İşte sözü edilen kıyıdaki Androvitha Manastır kalıntıları; Yukarıdaki fotoğrafın bir başka versiyonu.

















































24 Haziran 2009 Çarşamba

Antik İda/Kaz Dağı

KAZ DAĞI:
Kaz Dağı yöresi, Çanakkale ve Balıkesir illerinin sınırları içerisinde yer alır
Antikçağın en önemli anlatılan,Troia destanında sözü edilen yükseltileridir.Antikçağdaki ismi İDA..

En alçak yeri Edremit Körfezi kuzey kıyılarında, yaklaşık deniz düzeyinde olmak üzere, Kaz Dağı'nın en yüksek noktası 1774 metredir (Karataş Tepe).


Kaz Dağı, Güney Marmara Bölümü'nün batısında Biga Yarımadası'nın güneyinde, Edremit Körfezi'nin kuzey kenarında yer alır

Kaz Dağı yöresine, Çanakkale'nin Bayramiç, Yenice ve Ayvacık ilçeleri ile Evciler, Kalkım ve Küçükkuyu beldeleri ve Balıkesir'in Edremit ilçesi ile Güre, Akçay ve Altınoluk beldelerinden ulaşılabilir








Kaz Dağı, esas olarak, batıdan Tuzla Çayı ve Kara (ya da Eski) Menderes Çayı, kuzeyden Gönen Çayı tarafından çeşitli düzeylerde aşındırılarak şekillenmiş olan Paleozoyik yaşlı eski bir masiftir (kütledir). Kaz Dağı, batıda Dede Dağı, ortada esas Kaz Dağı, doğuda Eybek Dağı, kuzeydoğuda Gürgen Dağı ve Kocakatran Dağı'ndan oluşan kütlenin adıdır (Soykan, 2001).
İklimi
Genel olarak, Türkiye'nin batı ve güney bölgelerinde, subtropikal karaların batı bölümlerinde oluşan, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı büyük Akdeniz iklimi egemendir. Thornthwaite nemlilik, Erinç yağış etkinliği ve Çölleşme Sözleşmesi kuraklık indisi gibi çeşitli iklim sınıflandırmalarına göre, Biga Yarımadası'nın Kaz Dağı gibi dağlık yöreler dışında kalan geniş bir bölümünde, yarınemli iklim egemendir (Koç, 2001; Türkeş, 1990, 1999, 2003). Coğrafi olarak Akdeniz ile Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş özelliği taşıyan yöre iklimi, geleneksel sınıflandırmaya göre yarınemli Marmara geçiş iklimine girer.
Günümüzde Kaz Dağı'nda ve yakın çevresinde açık bir meteoroloji istasyonu kalmadığı için, bu değerlendirmede zorunlu olarak şu anda kapalı olan üç istasyon (Bayramiç, Çan ve Biga) ile açık olan Edremit istasyonun klimatolojik verilerinden yararlanıldı. Klimatolojik verilerinden yararlanılan istasyonların gözlem kayıt dönemleri şöyledir: Bayramiç (1954-1990), Çan (1948-1990), Biga (1931-1990) ve Edremit (1975-2000). Yıllık ortalama sıcaklık, Kaz Dağı'nın çevresindeki istasyonlardan Bayramiç'te 14.0 °C, Çan'da 13.3 °C, Biga'da 14.1 °C ve Edremit'te 16.3 °C'dir. Tüm bu istasyonlarda, en sıcak ve en soğuk aylar, sırasıyla Temmuz ve Ocak'tır. Yıllık ortalama toplam yağış Bayramiç'te 624.3 mm, Çan'da 713.6 mm, Biga'da 756.6 mm ve Edremit'te 665.6 mm'dir.
Ancak, yörede Akdeniz ikliminin etkisiyle, özellikle kışın bir su fazlalığı, buna karşın yaz mevsiminde önemli bir su açığı yaşanır. Örneğin, aylık olarak değerlendirildiğinde, Yağışın en yüksek ve düşük olduğu aylar, Bayramiç'te Aralık (118.2 mm) ve Ağustos (8.3 mm), Çan'da Ocak (102.3 mm) ayına çok yakın olmakla birlikte, Aralık (106.4 mm) ve Ağustos (10.6 mm), Biga'da Aralık (123.3 mm) ve Ağustos (12.4 mm) ve Akdeniz iklimin daha kuvvetli olarak hissedildiği Edremit'te ise Aralık (125.5 mm) ve Ağustos'tur (3.0 mm). Bu yüzden, yağış rejimi ya da mevsimselliği açısından, yöre yazları kurak, kışları yağışlı Akdeniz yağış rejimi bölgesine girer. Yörenin Kaz Dağı ile Çan-Yenice arasındaki bölümü ise, daha nemli bir iklime sahiptir. Bunun nedeni, aynı zamanda yörenin en yüksek noktasını da oluşturan Kaz Dağı'nın burada yer almasıdır. Bu yüzden Kaz Dağı, yörenin yerüstü ve yer altı su kaynaklarını oluşturan, besleyen ve onların sürekliliğini denetleyen en önemli yaşam kaynağıdır. Kaz Dağı, yüksekliği ve bölgeye bereketli yağışları taşıyan hakim hava akımları ile Akdeniz ve orta enlem siklonları açısından uygun bir konumda bulunması nedeniyle (, yörenin daha nemli bir iklime, bu nedenle de doğal bitki örtüsü ve tarımsal etkinlikler açısından çevreye göre daha zengin olmasını sağlıyor . Bugün için Kaz Dağı'nın orta ve yüksek bölümlerindeki iklimi temsil eden herhangi bir meteoroloji istasyonu bulunmamasına karşın, konumu ve yükseltisinin katkısıyla, Kaz Dağı'nın bulunduğu yörede kendine özgü serin/nemli bir mikroklima alanı (serin/nemli dağ iklimi) oluşturduğu çok açık bir gerçektir.

Koruma Alan ve Statüleri
Milli Park, Tabiatı Koruma Alanı, Tabiat Parkı, Tabiat Anıtı, Özel Çevre Koruma Alanı, RAMSAR Alanı, Sit Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası vs.

Milli Park : Kaz Dağı kütlesinin esas olarak Balıkesir il sınırları içinde kalan güney yüzü, Zeytinli Çayı'ndan Altınoluk beldesinin batısına kadar olan bölümü ile bu bölümün doruklara kadar olan yükseklikleri, 17.04.1993 tarih ve 21555 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 93/4243 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park kabul edilerek, koruma altına alınmıştır.

Önemli Canlı Türleri
(Endemik, nesli tehlike altında olan (CR-EN-VU), yoğun olan kuş, memeli, (Ayı, Yaban domuzu, Gelincik, vs.) çiftyaşamlı, sürüngen, omurgasızlar, kelebekler ve bitki türleri vs.)

İDA çevresindeki Antik Kentler: Skepsis(Bayramiç), Thebe (Havran Tepeoba, Kumluca), Astyra(Güre), Adramytteion(Burhaniye, Ören), Antandros (Altınoluk, Avcılar) Palaia Gargara(Çaltıköy), Gargara (Nusratlı, Küçükkuyu), Lamponia(Kozlu), Assos(Behramkale)
Kaynaklar:
kazdaglari.org
balıkesir.com
balıkesir.bel.tr