27 Nisan 2010 Salı

Thyateira antik kenti/Akhisar-Manisa




















Akhisar ve Thyateira antik kenti:Akhisar şehir merkezi Batı Anadolu'da  Ege Denizi kıyısından yaklaşık 50 km. içeride, İzmir'in 80 km. Kuzey-Doğusunda ve  başkent Ankara'nın 485 km. Batısında kendi adıyla anılan ovanın ortasında yer  alır. Şehir, Türkiye'nin en önemli limanları olan İzmir ve İstanbul'a demiryolu ve  karayoluyla doğrudan bağlıdır.


Akhisar şehri, Kuzey-Güney  doğrultusunda uzanan 2400 km2'lik geniş ve verimli bir ovanın ortasında yer  almaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği genellikle 60 ila 100 m. arasında değişen  bu ovaya Akhisar Ovası denir. Akhisar ilçe arazileri Kuzey, Kuzey-Doğu  yönünde  tepeler ve dağlık alanlarla kaplıdır. Doğudaki Görenez Dağı  Yaylatepe Zirvesi 1295 m.'lik rakımıyla Akhisar topraklarının en yüksek noktasıdır.

Akhisar Ovası Kuzeyde Kadıdağ, Batıda  Yatağan Tepesi ve Yunt Dağı ile sınırlanır. Arazi yapısı genellikle alüvyondur.  Gürdük ve Kum çaylarının doğal olarak suladığı verimli bir arazidir. Akhisar  Ovası tamamen düz olmayıp, tatlı eğimleri olan hafif engebelerle kaplıdır. Bu  eğimlerde tütün tarlaları, zeytinlikler, çam ormanları bulunur. Akhisar'da 141500  hektar orman alanı bulunmaktadır. Tarıma elverişli alan yaklaşık 100000 hektar  kadardır. Şehrin hemen Güney-Batısında yeralan 400 m. yüksekliğindeki Karahöyük  Dağı, geniş Akhisar Ovası ve şehir merkezinin panoramik bir şekilde izlenebildiği  bir yerdir.

LİDYA, PERS VE  HELENİSTİK ÇAĞLAR
Prof. Dr. Bilge Umar Lydia adlı yapıtında Thyateira ismiyle ilgili şöyle diyor; "Hellenleşme döneminde Thyateira biçimirde kullanılmış adın aslının, Lydia dilinden Tuwateira yani (A)tu-uwa-te-ira, Atys tapınağının yüce kamı olduğunu sanıyorum.
Thyateira antik Lidya Devletinin Kuzeydeki en  önemli kentiydi. Paranın Lidya'lılar tarafından icat edildiği düşünülürse,  Akhisar yeryüzünde paranın ilk kez kullanıldığı şehirlerden biridir denebilir.  Thyateira'da bulunan Lidya sikkeleri genellikle çift yüzlü balta ve anatanrıça  Kybele'yi tasvir eder. Kybele'ye verilen önem Lidya'daki anaerkil toplum yapısını da  ortaya koymaktadır.

Bulunan bazı kalıntılar Hitit  egemenliğinde geçen bir dönem bulunabileceğini akla getirmektedir. MÖ 500 civarında  Pers işgaline uğrayan Thyateira, daha sonra MÖ 300 civarında Büyük İskender  tarafından fethedilerek Makedonya egemenliğine girmiştir. Bu yıllar, Batı Anadolu'da  Helenistik devrin başladığı dönemdir. Sonraki yıllarda MÖ 80'de başlayan Roma  Devrine kadar Thyateira sırasıyla Seleucid'lerin ve Bergama Krallığı'nın  egemenliklerine girmiştir.



ROMA DEVRİ


Manisa İli, Akhisar ilçe merkezi sınırları içinde olan Thyateira antik kenti, bugün modern yerleşmenin altında kalmıştır. Modern kentin merkezinde bulunan ve Tepe Mezarlığı olarak isimlendirilen alanda, 1968-1971 yılları arasında gerçekleştirilen kazılarda; 2-4.yüzyıl arasına tarihlenen bir portiko ile 5-6.yüzyıla tarihlenen absidal planlı bir yapının kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Portico, Roma İmparatorluk Döneminde, Batı Anadolu'nun birçok kentinde inşa edilmiş olan sütunlu caddelerdendir. Apsisli yapının ise dinsel işlevi olmayan bir bazilika olduğu düşünülmektedir. Akhisar ilçesinin merkezinde bulunan Tepe Mezarlığı'nda Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1969, 1970 ve 1971 yıllarında kazılar yaptırılmıştır. Bu, şu ana kadar kent ve çevresinde yapılan tek bilimsel kazıdır. Ancak 1968 yılında da arkeolog E. Ataçeri ve Manisa Müzesi eski Müdürü K. Z. Polatkan'ın katkıları ile kazılar yapılmıştır Akhisar Tepe Mezarlığından çıkarılan sikke ve yazıtların incelenmesinde N. Okay, C. Artuk ve L.Tuğrul görev almıştır. 1974 ve 1975 yıllarında da Rustem Duyuran bu kazılara devam etmişti




Thyateira MÖ 80 yıllarında Roma  İmparatorluğu sınırları içine dahil olmuştur. Büyük Roma İmparatoru Sezar'ın  MÖ 48 yılında Thyateira'ya geldiği bilinmektedir. Roma İmparatorluğu devrinde  Thyateira önemini hiç kaybetmemiştir. MÖ 20 yıllarında gerçekleşen büyük bir  depremden sonra Thyateira'dan bir heyet Roma'ya giderek Batı Anadoluda yıkılan  şehirler için Roma Senatosundan yardım talep etmiştir.

Roma İmparatoru Caracalla MS 214 yılında  Thyateira'ya gelmiş ve şehri yargı yetkisine sahip bir bölgesel idari merkez  (conventus) olarak ilan etmiştir. Caracalla şehirde birkaç ay kalmış ve halk  tarafından çok sevilmiştir. Thyateira halkı daha sonra imparator anısına sikkeler  basarak, iyiliği karşılıksız bırakmamıştır. Thyateira Roma devrinde en parlak  devrini yaşamış, 3 tiyatrolu büyük bir metropol haline gelmiştir.
Thyateira antik kentinin günümüze kalan kalıntıları,tepe mezarlığı denilen bölümündedir.
Kent merkezinde  bulunan bu tepe mezarlığı bir höyüktür.1962 yılında Yusuf BOYSAL yönetiminde ;1968-1971 de de Rüstem DUYURAN yönetiminde kazı çalışması yürütüldü.Kentin sütunlu ana caddesinden bir bölüm,Roma dönemi kalıntılarıyla,ortaya çıkarıldı.
KAYNAKLAR:
LYDİA-Prof. Dr. Bilge UMAR -İnkilap yayınları
Anadolunun tarihi coğrafyası-Prof. Dr. Veli SEVİN- Türk Tarih Kurumu Yayınları










20 Nisan 2010 Salı

Salacak/Damalis/Bous






























Damalis olarak adlandırılan ve bugün Salacak'a tekabül eden bölgede, Boğaz'dan geçen gemileri kontrol etmek için yapıldığı belirtilen ve Türk'ler zamanında Kızkulesi olarak adlandırılan yapıdan karşıya Sarayburnu'na İmparator Manuel Komnenos tarafından bir zincir çektirildiği rivayeti mevcut.
Kaynak: Bizans Döneminde Üsküdar :Yrd. Doç.Dr. Birsel Sipahioğlu
Salacak ve Damalis isimlerinin anlamlarına gelince; Damalis ismi geç hatta Bizans dönemine kullanılan adı. Salacak isminin ise daha eski Anadolu dillerinden gelme olduğu görülmekte. Tıpkı Eutropi/Kalamış ismi gibi.
Prof.Dr. Bilge Umar Türkiye'deki Tarihsel Adlar kitabında Sala maddesinde diyor ki;
Bu Sala sözcüğü , her ikisi eski Anadolu ve Luwi diline dayanan iki ayrı köken göstermekte.
Sala sözcüğü Luwi dilinde kutlu, güzel geçit anlamındadır. Swa(e)la ögelerinden türetilmiştir. Ela, ila Luvi dilinde geçit, yol anlamına gelir. s ve k harfleri kutlu güzel, anlamındadır. Sala sözcüklerin çoğunda gerçekte Saluwa'dan gelir. Ayrıca Kutlu güzel ışık, pırıltı anlamına da gelmektedir. Özellikle ay ışığının güzel göründüğü yer anlamındadır. Örneğin Ay tanrıçası Selene'nin adı, Hitit belgelerinde anılan Sallusa, Salusna, Saluwantiias gibi yer adlarını da biliyoruz. (Prof. Dr.Hayri Ertem)
Sala ismiyle ilişkili diğer bazı yer adları: Salanda, Salambria, Salamut, Salaberia, Salana/Selene, Salarama, Salba, Salbake, Salbakos, Salda, Salkuma, Salluwatar gibi.
Umar Damalis ismiyle ilgili de şu bilgileri aktarıyor bizlere;
Hellen dilinde "İnek" özellikle yavru inek demektir.
Salacak'la ilgili en önemli kaynak Dionysios Byzantios'un YKY'den Boğaziçi'nde Bir Gezinti adlı kitabında var. (Çeviren: Mehmet Fatih Yavuz)
BOUS (SALACAK BURNU)
Khrysopolis'ten (Üsküdar) sonra dalgalara açık, ileri doğru uzanan bir burun gelir. Birçok gemi ona doğru itilir, çünkü akıntılar Bous adlı buruna karşı aralarında yarışırlar. Orası, gemilerin Avrupa tarafına geçişi için stadyumlardaki yarış başlama noktaları gibi bir yerdir. Bu burunda beyaz taştan bir sütun ve sütunun dibinde bir inek heykeli vardır. Atina'lı komutan Khares, burada hastalanıp ölen cariyesi (Pallake) Boidion'u buraya gömdü. (Orada bulunan) yazıt anlatılanların doğruluğuna işaret eder. Tarihi amaçsız ve vasat hale getirenler, gerçeklerden uzaklaşarak heykelin çok eski bir olayla (Yani mitlerle) ilgili olduğunu düşünürler.


Bazı çok önemli, değerli fotograflar Salacak'lı Sn. Ali KURTULUŞ'a aittir, kendisine çok teşekkür ederim. Bazı fotograflar ise yıllar öncesinde Salacak İskelesi civarında çekilen baş rolünü Sean Connery'nin oynadığı "Şark Ekspresi" filminden.
1970li yıllarda Devrimci romantik hissiyatlar ile yine çok güzel Devrimci dostlukların kurulduğunu hatırlıyorum, ayrıca artık aramızda olmayan, seneler önce yitirdiğimiz, kalbimizde yaşayan Değerli Aktör, Yönetmen ve senarist İHSAN YÜCE'yi de bir zamanlar çok sık görmeye gittiğimi söylemeliyim.