28 Mart 2011 Pazartesi

Panayia Kamariotissa Bizans Kilisesi-Heybeliada/Halki

Halki'nin en eski kiliselerinden. Meryem Ana'ya ithaf edilmiş. Eski bir bizans yapısı. Mimari özellikleri ile İstanbul'da ayakta kalan en önemli Bizans kiliselerinden. Bir zamanlar Heybeliada'nın ikinci önemli manastırı olan ve büyük olasılıkla IX. yüzyılda kurulduğuna inanılan manastırın içinde yer almakta. Yeni yapılan binada kiliseye girerken nartekste bir kubbe -kemer (KAMARA) vardı. Bu nedenle manastırın ismi de değişti, halk kubbeli manastır (Kamariotissa/Kamariotisa) demeye başladı. Bizans imparatoru Palelogos'un yaptırdığı söylense de Mimar Aristidis Pasadeos, 1931 yılında Rus arkeolog N. Brunof'un yaptığı etüdlerle XI. ve XII. yüzyıl arasında yapıldığını belirtirken İoannis Paleogos'un kilisenin kurucusu olduğunu yazmıştı.
Mimari tarzı çok farklı ilginç bir Bizans yapısı. Dört yapraklı bir yonca şeklindeki bir haç planına sahip. Oldukça yüksek sekiz köşeli kasnak üzerine oturtulmuş küçük kubbesi vardır.
Her zaman Ada Rumları'nın denetiminde kalan kilise, narteksinin kemeri içindeki Meryem Ana İkonasından esinlenerek zamanla halk arasında Kemerli Meryem adıyla da anılmış. 1942 yılında Manastırın Deniz Kuvvetleri tarafından istimlak edilmesi ile kilisenin tüm faaliyetleri de sona ermiştir. Kamaroitissa içinde bulunandeğerli ikonalar ve ahşap ikonastis Ruhban Okulu'na taşınmış, bazı mozaikler tahrip edilmiştir. Askeri bölge içinde ayağa kaldırılacağı günü bekleyen, çok önemli kültürel miraslardan. Kiliseye ait Değirmen kalıntısı da KUTRULOMİLO/DEĞİRMEN TEPESİ'nde bulunmakta.
Kaynaklar:
PRENS ADALARI:GUSTAVE SCHLUMBERGER-İLETİŞİM YAYINLARI
HALKİDEN HEYBELİ'YE : ORHAN TÜRKER-SEL YAYINLARI

Yeni fotograflar ve yazılar yüklenecek.





20 Mart 2011 Pazar

Skepsis Antik Kenti/Kurşunlu-Bayramiç












Hellen dilinde Skepto fiilinden türetilme, Dayanak , bahane demek, ama böyle bir isim olamayacağına göre, Anadolu'lu bir adın değiştirilmiş hali. Strabon geographica'da "görüş" anlamına geldiğini söylüyor. Skamandros/Kara Menderes'in yakınında bir kent.
Skepsis, ilk kez Bayramiç’in 18 km. güneydoğusundaki Evciler köyü yakınında kurulmuştur. Sonradan da Bayramiç’in 10 km. doğusundaki, bugünkü Kurşunlu köyünün olduğu yere taşınmıştır. Her iki yer arasındaki uzaklık ise 10 km.idi

Roma döneminde sikke bastırmış olduğunu buluntulardan anlıyoruz. İlkçağ sonu ile Ortaçağ başlarında büyük bir önem kazanmış ve piskoposluk merkezi olmuştur. M.S.431’de Efes’te toplanan konsil toplantısında Skepsis’i piskopos Athanasion temsil etmiştir. 452’deki Khalkedon toplantısında Philostargios tarafından temsil edilmiştir. 787 ‘deki ikinci İznik konsilinde Skepsis’i temsil eden bir piskoposun olmayışı bu tarihte önemini kaybettiğini göstermektedir

1800 ‘lü yıllarda buradaki önemli bir aile olan Hadimoğulları Bayramiç kasabasında birçok inşaat yaparken ne yazık ki kentin antik taşlarını kullanmışlardır. Özellikle Konak Câmiinde şpoli malzeme bolca kullanılmıştır. Schliemann 1881’de buraya geldiğinde ,Kurşunlu köyünde yaptığı kazılarda bazı kalıntılara rastlamış,tıpkı Assos’un duvarları gibi duvar kalıntıları bulmuş,ayrıca 3 x 1.80 ebadında bir bina kalıntısı da bulmuş ise de bunlar pek önemli parçalar değildir.

 Skepsis'in aşağı kent ve nekropol bölümleri , Bayramiç Barajının suları altında kalacağı için, orada 1993 yılından başlayarak bir kurtarma kazısı yapılmıştır.
Bir hamam yapısı, mezar stelleri, çeşitli mimari ögeler bulunmuştur. İlk kazının raporu ÖMER ÖZDEN, ÇİĞDEM TÜRKER, TEVHİD KEKEÇ 1993 Skepsis kurtarma kazısıdır. V. müze kurtarma kazıları semineridir.
Kazıyı daha sonra yönetenlerin ifadesi şöyle; Baraj gölü altında kalacak olan bölgenin hemen doğu yakasında kalan antik Skepsis kenti bütün bakirliğiyle kurtarıcısını ve gün yüzüne çokmayı beklemektedir.
Evet 1995 yılında CEVAT BAŞARAN, ALİ YALÇIN TAVUKÇU, MUSA TOMBUL'un 1995 yılı Skepsis kent ve nekropolü kurtarma kazısı makaleleri VII.Müze Kurtarma Kazıları Seminerinde yazılmış, aşağıdaki fotograflarla beraber bizleri bilgilendiriyor.










18 Mart 2011 Cuma

Antiochus Sarayı/Euphemia Kilisesi







İstanbul'da şimdiye kadar kazılmış en büyük yapı grubudur. 2. Theodosius'un maiyetinde praepostitus (Baş mabeyinci) olan Antiochus'a aittir. Bina grubu yarım dairesel bir avlu ve büyük bir avlu ve büyük bir kubbeli yuvarlak dadan (rotunda) sonra altıgen biçimli bir yemek odası (hexagonal triclinium), kavisli verandalı, bitişiğinde apsisli bir salondan oluşmuştur. Altıgen biçimindeki salon daha sonra St. Euphemia kilisesine dönüştürülmüştür.

Yaklaşık M.S 430'da yapılmıştır.
Yaptıran: Anthiochos (II. Theodosius’un eğitmeni)

Antiochos Sarayı’nın kalıntıları ilk kez 1942 kazılarında ortaya çıkmış, 1950-52 kazılarında da yeni bilgiler kazanılmıştır. Bu geç Roma sarayı 414-433 yılları arasında bir dönemde, İran kökenli baş mabeyinci ve II. Theodosius’un eğitmeni Antiochus tarafından inşa edilmiştir. Yapının büyük altıgen salonu nişlerle sarılıdır, bu salonun iki yanında simetrik dizilişte daha küçük merkezi mekanlar bulunmaktadır. Bütün kompozisyonun önünde yarım daire biçiminde geniş bir sütunlu avlu yer almaktadır.

Sarayın gösterişli esas mekanı 6. yüzyılın başlarında kiliseye dönüştürülmüş, daha sonra Azize Euphemia’ya ait kutsal emanetler buraya taşınmış ve kilise bu azizeye adanmıştır. Zamanla tahrip edilen yapı bir ara silah deposu olarak da kullanılmıştır. Büyük olasılıkla 16. yüzyılda yıkılmış, 1522 yılında saray harabesinin bir kısmının üzerine İbrahim Paşa Sarayı (bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi) inşa edilmiştir. 18. yüzyılın ortasında Nuruosmaniye Camisi inşaatının hafriyat toprağı da kalıntıların olduğu yere dökülmüştür.

Euphemia Martirionu Restorasyonu

Sultanahmet'teki Euphemia Martirionu, İstanbul'da günümüze ulaşabilmiş en eski Bizans yapılarından biridir. Yapı beşinci yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bir saray yapısından kiliseye dönüştürülmüş olan bu yapı, bu niteliğiyle de mimarlık tarihi bakımından çok önemli bir örnektir. Bitişiğindeki Lausos Sarayı ile birlikte erken devir Bizans aristokrat saraylarının mimarisi hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır.

Yapının duvar resimleri de, Ortaçağ sonlarından günümüze ulaşabilmiş bir resim programı içermesi bakımından önemlidir. Bizans'ın başkentinde, Khora ve Pammakaristos Manastırları Kilise ve Mezar Şapelleri ile çağdaş olan bu resim programı, kentin kültür tarihinde en az onlar kadar önemli bir yer tutar. Bizans dünyasında aziz yaşamlarını öyküleyici biçimde betimleyen anıtsal resim çevrimleri azdır. Bizans kaynaklarında yaşam öyküsü bilinen yüz ellinin üzerindeki azizden yalnızca 18'inin yaşam öyküsü günümüze ulaşabilen anıtsal bir resim programının konusu olmuştur. Bunlardan tek kadın azize Euphemia'dır ve Euphemia'nın anıtsal resme konu olmuş tek bir yaşam öyküsü çevrimi vardır, bu da İstanbul'dadır. Yani bu yapıdaki resim çevrimi bütün Dünyada tektir.

Proje kapsamında, yapının özellikle duvar resimlerinin restorasyonu, bu resimleri barındıran duvarın doğa şartlarına karşı koruyucu bir örtü içine alınması ve yapının tamamının açık hava arkeoloji müzesine dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Projenin hazırlık ve kaynak arayışı sürerken bir yandan da yapının daha görünür kılmak ve tahribatı biraz olsun yavaşlatmak amacıyla, vakfımız gönüllüleri ile birlikte, 25-26 Ağustos 2007 ve 3 Aralık 2008 tarihlerinde iki kez temizlik çalışması gerçekleştirdik.

Projenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli maddi kaynağın bulunması yönünde çeşitli kurumlarla sürdürülen görüşmeler son aşamaya gelmiş durumdadır.http://www.kulturbilinci.org/kulturel-miras/devam-eden-projeler/euphemia-martirionu-restorasyonu

14 Mart 2011 Pazartesi

Ayios Konstantinos Ayazması-Glossa/Prinkipo/Dil Burnu/Büyükada



AYİOS KONTANTİNOS AYAZMASI ( DİL BURNU/GLOSSA-PRİNKİPO/BÜYÜKADA)
Glossa/Dil Burnunun kuzeyinde, girişte hemen sağdaki basamaklarla aşağıya inilen imp. Konstantinus'a adanmış(324,337) bir tarihsel ayazma..Piknik alanından bazıları antik olan taş ve mermer basamaklarla inilen sahilde, Büyükada Dalyanı'nın karşısında bulunan ayazma Aziz 1. Constantunus'a adanmış. Dört duvarla çevrili ve düz damla örtülü bir kayanın altında, üçgen bir hazne içinde toplanan suyun şifalı olduğuna inanılır. Sağ duvarda, adak mumları için oyulmuş bir niş bulunur, girişin karşısında bulunan kabartma haç, zamanla silinmiş. İkonalar pişkin pişkin cahilce ve vandalca yok edilmiş.
Kaynak:Büyükada Anıtlar Rehberi-Remzi Kitabevi -Jack Deleon